İSTİKLAL MARŞI 100 YAŞINDA
“İSTİKLAL MARŞI’NIN KABULÜ” BİLGİLERİNİ BURAYI TIKLAYARAK İNDİREBİLİRSİNİZ.
İstiklal Marşı, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin milli marşıdır.
Güftesi, Anadolu’da Millî Mücadele’nin devam ettiği sırada Mehmet Âkif Ersoy tarafından kaleme alınmıştır.
Şairin Kurtuluş Savaşı‘nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun
bağımsızlığa, Hakk’a, yurduna ve dinine bağlılığını dile getirir.
Osmanlı döneminde milli bir ruh yaşatmak için yazılmıştır. Milli duygularımızı yansıtacak ulusal bir marşın hazırlanması için Osmanlı döneminin Genel Kurmay Başkanı İsmet İnönü tarafından ortaya atılmış ve Milli Eğitim Bakanlığınca bir yarışma düzenlenmesine karar verilmiştir.
Milli eğitim bakanlığı yarışmanın ödüllü olacağını tüm halka duyurduktan sonra 724 şair yarışmaya şiirleriyle başvuru
yapmışlardır:
“Şairlerimizin dikkatine: Milletimizin dahili ve harici İstiklâl uğruna girişmiş olduğu mücadeleyi ifade ve terennüm için bir İstiklâl Marşı,
Umur-u Maarif Vekâleti Celilesi’nce müsabakaya vazedilmiştir. İşbu müsabaka, 23 Kanun-u evvel sene 36 tarihine kadar olup bir heyet-i edebiye tarafından, gönderilen eserler arasından intihap edilecektir ve kabul edilen eserin güftesi için beş yüz lira mükâfat verilecektir. Ve yine laakal beş yüz lira tahsis edilecek olan beste için bilahare ayrıca bîr müsabaka açılacaktır. Bütün müracaatlar Ankara’da Büyük Millet Meclisi Maarif Vekâleti’ne yapılacaktır.”
Komisyon şiirleri tek tek inceleyip 6 tane şiiri seçmeye karar vermişlerdir. Fakat tekrar değerlendirmeye aldıklarında milli ruhumuzu yansıtmadığına oy birliği ile karar verilip hepsini elemişlerdir.
Osmanlı döneminin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöver çok yakından tanıdığı Mehmet Akif
Ersoy’un İstiklal Marşını yazmasını istemiştir. Fakat Mehmet Akif Ersoy yarışmada para ödülü olduğu için
yarışmaya başvuru yapmamıştır.
Mehmet Akif Ersoy’un yakın dostları araya girerek yarışmada para ödülünün kaldırıldığını söyleyerek İstiklal Marşını yazmaya ikna
etmişlerdir.
Mehmet Akif Ersoy kabul ettikten sonra Ankara da bulunan Tacettin Dergahına kendini günlerce kapatarak İstiklal Marşını yazmaya başlamıştır.
Şiirini tamamladıktan sonra Milli Eğitim Bakanına gönderen şairin şiiri yapılan değerlendirmede 1. seçilmiştir.1 Mart 1921 günü meclisin yaptığı oturumda Hamdullah Suphi Tanrıöver şiiri kürsüde okuyup son sözün meclisin olduğu söylemiştir.Mehmet Akif’in 20 Şubat 1921′de
yazdığı “Kahraman Ordumuza” sungusunu taşıyan (yani Türk ordusuna ithafen yazılan) şiiri 12 Mart 1921 günü büyük çoğunlukla TBMM’nce İstiklâl Marşı kabul edildi.
İstiklal Marşı 10 kıtadan oluşmaktadır. İlk 9 kıtasın da 4, son kıtada 5 mısra vardır. İstiklal Marşı 1922 yılında besteci Osman Zeki Üngör tarafından bestelenmiştir.
İstiklal Marşı ulusumuzu temsil eden bir marştır. Türkiye Cumhuriyetinin ve milli bayramların vazgeçilmez simgesi haline gelip okunmaya devam edilmektedir.Yazılmasında ki amaç gelecek nesillere gurur, onur ve erdem bırakmaktır . Ülkemizin hangi zor şartlar altında kurtarıldığını, yaşanan acıları, sevinçlerin kelimelere döküldüğü ve en önemlisi mesaj vermesiyle her anlamda gelecek nesillere nasıl
davranmaları gerektiğini göstermektedir.
Mehmet Âkif, kazandığı beş yüz liralık ödülü yoksul kadın ve çocuklarına iş öğreterek yoksulluklarına son vermek için kurulan Darülmesai’ye bağışladı. Şair ayrıca, İstiklâl Marşı’nın Türk Milleti’nin eseri olduğunu beyan etmiş ve İstiklâl Marşı’nın
güftesini, şiirlerini topladığı Safahat‘a dahil etmemiştir.
Ülke savaş içerisinde olduğu için, Âkif’in şiirinin bestelenmesi iki sene ertelendi; 1923’ün 12 Şubat’ında İstanbul Maarif Müdürlüğü’ne beste yarışması açma görevi verildi.
İstiklal Marşı İçin Beste Yarışması Düzenlenmesi:
Aynı yılda (1921) bu İstiklal Marşı şiiri için beste yarışması düzenledi, ancak bu yıl içerisinde açılan beste yarışmasından bu şiire layık
bir beste çıkmadı. Bunun üzerine, 1924 yılında bu şiirin bestelenmesi için ikinci defa bir beste yarışma daha düzenlendi.
Düzenlenen bu yarışmaya 24 bestekar katıldı, Ankara’da yapılan beste
yarışmasında toplanan beste yarışmasının jüri üyeleri, Ali Rıfat ÇAĞATAY’ın bestesini, İstiklal Marşı bestesi için uygun görerek, kabul
etti. Ali Rıfat ÇAĞATAY’ın Bu bestesi 1930 yılına kadar tüm yurtta marş olarak okundu. Ancak 1930 yılında bu beste uygun görülmeyip, onun yerine, o dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasında Şef olan Osman Zeki Üngör’ün 1922 yılında bestelediği, beste
uygun görülerek yürürlüğe konmuştur. İstiklal Marşının armonisi Edgar Manas, bando düzenlemesi ise İhsan Servet Künçer tarafından yapılmıştır. Zeki ÜNGÖR’ ün yakın dostu olan Cemal Reşit Rey’in verdiği bir röportajında anlattığına göre, bu beste aslında başka bir güfte için yapılmış, İstiklal Marşı olacağı düşünülmemiştir. Söz ve melodilerde görülen (Prozodi) uyumsuzluk bundan kaynaklanmaktadır. İstiklal Marşı protokol gereği, yalnızca ilk iki dörtlüğü beste eşliğinde söylenmektedir.
ANAYASANIN 3.MADDESİ
III.
Devletin Bütünlüğü, Resmi Dili,
Bayrağı, Milli Marşı ve BaşkentiMadde
3- Türkiye Devleti, ülkesi ve
milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda
belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı “İstiklal Marşı” dır. Başkenti
Ankara’dır.
İstiklal Marşı
Yirmi Üç Nisan günü
Yeni meclis açıldı.
Egemenlik hakları
Tüm ulusa verildi.
Ay yıldızlı Bayrağım
Göklerin süsü oldu.
Tüm yolumuz aydınlık
Bahtımız açık oldu.
Yeni Türk Devletinin
İstiklâl Marşı yoktu.
Marş yazacak olaylar
Bu ulusta pek çoktu.
Eğitim bakanımız
Sayın Hamdullah Suphi.
Ulusun özlediği
Yarattı ortak ruhu.
Marş güzel olsun diye
Yarışma düzenlendi.
Seçilen tüm şiirler
Dikkatle incelendi.
Ödüllü bir yarışa
Âkif katılmamıştı.
Böyle kutsal bir işten
Para istememişti.
Kurulan komisyona
Yüzlerce şiir geldi.
Bunların içeriği
Bekleneni vermedi.
Bunun için Âkif en
Marş yazması istendi.
Bu ulusun ruhunu
O da iyi bilendi.
Türkün inanç gücünü
Bu marş getirdi dile.
Ölümü yendi Âkif
İstiklâl Marşı ile.
Meclisin kürsüsünden
Tam üç defa okundu.
Bütün vekillerimiz
Kalktı ayakta durdu.
O günkü bakanımız
Hamdullah Suphi idi.
Marşımızı okurken
Ne de görkemli idi.
Gür sesiyle okudu
İstiklâl Marşımızı.
Dik tutmaya başladık
O günden başımızı.
Bin dokuz yüz yirmi
bir Mart ayının birinde.
Alkışlar kopuyordu
Ulusun Meclisinde.
Marşımızı dinlerken
Tüm ruhlar doldu taştı.
Akif’le Tanrıöver
Saygınlığa ulaştı.
Yüce Büyük sanatçı
Mehmet Âkif Ersoy’la,
Türklük ayağa kalktı
Yazdığı kutsal marşla.
Bayrağım al bayrağım
Türk dünyası bayrağım.
Önünde boyun büktü
Dost ve düşman bayrağım.
Bizlere güneş oldun
Aydınlandı dünyamız.
Helal olsun hep sana
Dökülen kanlarımız!
Kemal KAHRAMANOĞLU
İSTİKLÂL MARŞI’NI DİNLERKEN
Borazanbaşı, borazanbaşı,
Çaldığınız o İstiklâl Marşı
Gür nağmeleriyle tutarken arşı,
Az rastlanır bir huşu içinde
Ayakta dinleriz bütün çarşı.
Hayal gibi, vehim gibi bir şey
Sanki memleketin dağı taşı
En sadık bekçisi tarihimin
Kesilir ansızın naşı.
Bu meçhul askerlere mahşeriyle
Hatırlatır o yaman savaşı.
Yanık türkülerinden biliriz
Yemen çölünü, Sarıkamış’ı.
Kurduna, kuşuna sor söylesin,
Neydi Türk’ün o günü, telâşı.
Karalar giymişti Anadolu,
Kan bir yandan, bir yandan gözyaşı…
Sürmedi çok şükür o kıyamet,
Gecenin birinde fecre karşı
Güneşten evvel doğdu ufukta
Mustafa Kemal’in altın başı.
Cahit Sıtkı TARANCI
İSTİKLAL MARŞI
-Kahraman Ordumuza-
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehrene ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül… Ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklal.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim: Bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.
Garb’ın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar;
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,’
‘Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri ”toprak!” diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden İlahi şudur ancak emeli:
Değmesin ma’bedimin göğsüne na-mahrem eli;
Bu ezanlar – ki şehadetleri dinin temeli –
Ebedi, yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder – varsa – taşım;
Her cerihamda, İlahi, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na’şım!
O zaman yükselerek Arş’a değer, belki, başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklal.
Mehmet Âkif ERSOY
Beste : Zeki ÜNGÖR
“İSTİKLAL MARŞI’NIN KABULÜ” BİLGİLERİNİ BURAYI TIKLAYARAK İNDİREBİLİRSİNİZ.