Bilmecelerin Eğitim ve Sosyal Boyutu
BİLMECE NEDİR?
Sözlük anlamıyla “bilmece” kavramı, 1. “Bir şeyin adını anmadan niteliklerini üstü kapalı söyleyerek o şeyin ne olduğunu bulmayı dinleyene veya okuyana bırakan oyun, muamma, 2. Bilinmeyen şey, muamma” olarak tanımlanmıştır (TDK, 2014).
Bilmeceler eşya, insan, hayvan, bitki, doğa ve inanışla ilgili bilgilerin üstü kapalı olarak anlatılması ve onun ne olduğunun düşünülerek bulunmasını hedefleyen çoğu kalıplaşmış sözlerdir.
Bilmece, günümüzde eğlence amaçlı kullanılan ve özellikle çocuklarda boş zamanları değerlendirmede ilk akla gelen bir halk edebiyatı türüdür.
Bilmeceyle ilgili olarak birçok tanımlar yapılmıştır. Prof. Dr. Şükrü Elçin‘in tanımı ise şöyledir:
“Bilmeceler, tabiat unsurları ile bu unsurlara bağlı hadiseleri; insan, hayvan ve bitki gibi canlıları; eşyayı; akıl, zekâ veya güzellik nevinden mücerret kavramlarla dini konu ve motifleri vb. kapalı bir şekilde yakın-uzak münasebetler ve çağrışımlarla düşünce, muhakeme ve dikkatimize aksettirerek bulmayı hedef tutan kalıplaşmış sözlerdir.”
Konularına Göre Bilmeceler:
Sosyal hayatımızda bir çok alan ve konuda bilmeceye rastlamak mümkündür. Bundan dolayı bilmeceleri konularına göre kategorize edebilmek oldukça güçtür. Şükrü Elçin, bilmeceleri konularına göre şöyle tasnif etmiştir:
1. Tabiat ve tabiat hadiseleri ile ilgili bilmeceler
2. Bitkiler ve onların mahsulleri ile ilgili bilmeceler
3. Hayvanlar ve onların mahsulleri ile ilgili bilmeceler
4. İnsan ve insan uzuvları ile ilgili bilmeceler
5. Eşya ile ilgili bilmeceler
6. Manevi-dini unsurlarla ve diğer kavramlarla ilgili bilmeceler (Elçin 1970).
BİLMECECİ MESLEĞİ
Geçmiş zamanlarda büyük konaklarda, zengin, varlıklı kişilerin evlerinde, işleri güçleri ya masal, ya da bilmece söylemek olan kimseler vardı. Bu kimseler, geçimlerini bilmeceler, bulmacalar düzenleyerek, araştırıp bularak, bunların yanı sıra masallar da anlatarak kazanırlardı. Bunlardan birçoğu, meslekleriyle ilgili eserler yazmış, ün kazanmışlardır.
Varlıklı kişilerin konaklarında bazen bilmececiler, çok güç bilmeceler düzenlerler, bunları çözemeyen efendileri onlara önemli sayılacak bir ikramda bulunmadıkça, çözümünü söylemekte nazlanırlardı. İşte bu yaşantılardan bir mecaz geleneği ortaya çıkmıştır. Toplu eğlence etkinliklerinde, biri ötekine bir bilmece sorar, öteki bunu bilemez de çözümünü isterse, soran kimseye meselâ: Haydi sana İstanbul’u verdim, ya da Haydi sana Beşiktaş’ı verdim derdi. Sembolik olan bu bağışa konan sorucu, verilen şehir, ülke, mülk üzerine bir tekerleme söyleyip bunu kabullendikten sonra, sorduğu bilmecenin çözümünü karşısındakine söylerdi.
YENİ BİLMECELER
Tekerlemelere benzeyen halk bilmeceleri on bine yaklaşacak kadar çoktur. Bunlardan bazısı ülkenin her yöresini kapsar; bazıları bölgesel ölçülerdedir. Bir kısmı ise, aslında bir olduğu halde, ayrı ayrı bölgelerde farklılıklar gösterir.
Divan edebiyatının Arapça, Farsça sözlerle dolu bilmeceleri, gerek anlam, gerek anlatım bakımından zamanla eskimiş, bunun sonucu olarak unutulup gitmiştir; buna karşılık, halk arasında açık bir Türkçe ile söylenen bilmeceler, yüzyıllardan beri canlılığım, değerini korumuştur.
Çapraz Kelime Bilmecesi:
Bilmece-bulmaca konusu çağımızda, günün gereklerine uyularak, zengin imkânlardan da faydalanılarak çok gelişmiş, çok zenginleşmiştir. Bugün daha değişiklik kazanan söz bilmecelerinin yanı sıra, sayılamayacak kadar çeşitlikte söz, yazı, şekil, çizgi, sayı, düşünme, şaşırtma… bilmece ve bulmacaları vardır.
Bugün dünyanın hemen her köşesinde bilinen, aranan, en alışılmış, en yaygınlaşmış bilmece türüdür. Boş hanelere, tarif üzerine, birer harf koyarak, kelimeler doldurmaya dayanan bu bilmecenin tarihi oldukça yenidir. İlk önce, Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda Amerika’da ortaya atılmış, 1924’ten sonra, önce Amerika’da, kısa zaman sonra da bütün dünyada salgın halini almıştır. Çapraz kelimeler bilmecesini ilk ortaya atıp bunu düzenli bir yayınla tutturanlar New York’lu Simon, Caster, Peter, Bridge, Yuranelli, Hartsvik gibi kimseler bunun sayesinde sayılı zenginler sırasına geçmişlerdir.
Bu bilmece salgını, bugün, bütün dünyada normal bir akışa ulaşmış bulunmakla birlikte, ilk zamanlar, özellikle Amerika’da, hatırı sayılır bunalımlara yol açmış, hattâ bu yüzden bazı aile ocaklarının yıkıldığı bile görülmüştür. Meselâ 1925’te Mary Zaba adında bir kadın, kocasının bütün gün çapraz kelime bilmecesi çözmek hastalığına tutulduğunu, bundan baş alamayarak, çalışmayı bütün bütün bıraktığını, sonuç olarak işsiz kalıp kendisini aç bıraktığını ispatlamış, mahkemeden boşanma kararı almıştı.
Filozoflardan birine, bilmece sevip sevmediğini sormuşlar.
“Severim; bütün ömrüm de evren (kâinat) bilmecesini çözmeyi uğraşmakla geçti ve geçiyor, yazık ki daha bir hecesini, bir harfini bile çözemedim” demiş. Bu konuda Ömer Hayyam da, bilginleri kasteden bir rübaisinde şöyle diyor:
“Onlar ki her şeyi, her şeyi bilirlerdi. Çeşitli bilgi ışıklarıyla çevrelerini fanus gibi doldurup aydınlatırlardı. Ama, şu dünya bilmecesi hakkında bir türlü çözüme ulaşamadılar; birtakım şeyler mırıldandılar, sonra yeniden uykuya daldılar.”
ÇOCUK EĞİTİMİNDE BİLMECELER
Türk halk anlatı ürünleri içinde önemli bir yere sahip olan bilmeceler, sadece edebi açıdan değil, aynı zamanda son yıllarda çocukların eğitimi açısından da üzerinde dikkatle durulması gereken bir ürün haline gelmiştir. Dünyada meydana gelen değişikliklerin en hızlı yansıdığı ortamlardan biri de eğitimdir. Gerek teknolojik değişmeler, gerek değişen hayat anlayışı eğitim anlayışını da değiştirmektedir. İnsanlar, artık günün 24 saatinde yaşayan, sosyal gruplara entegre olmuş, zamanı son derece kıymetli olan ve bu yüzden hızlı ve doğru düşünüp karar vermek zorunda kalan bir varlık haline gelmiştir.
Dil ve zihinsel becerilerin gelişimi, öğrencilerin olayları sorgulama, çok yönlü düşünme, değerlendirme, karar verme, sosyalleşme ve çağdaşlaşma süreçlerini kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle öğrencilerin küçük yaşlardan itibaren dil ve zihinsel becerilerini geliştirmek gerekmektedir. Bu bağlamda sorulması ve cevaplanması zekâ ve keskin bir düşünüş gerektiren, aynı zamanda cevabın aranması sürecinde beyin egzersizi yaptıran bilmeceler, insanların hızlı ve doğru düşünmelerine yardımcı olabilecek önemli bir eğitim aracı olarak ortaya çıkmaktadır.
BİLMECELERİN ÖZELLİKLERİ :
Bilmeceler anonimdir. Ancak söyleyeni belli olan muamma ve lugaz adı verilen bilmeceler de vardır.
Bilmeceler manzum ve mensur olmak üzere ikiye ayrılır.
Bilmecelerin genel olarak tek bir cevabı vardır. Ancak birden fazla cevaba sahip olan bilmeceler de mevcuttur.
Bilmecelerin bazılarında soru kelimesi bulunmazken bazılarında ise “ol nedir?” “bil bakalım”, “bilen bilsin”, “ne derler?” şeklinde bir soru cümleciği bulunur. Bilmeceler konu bakımından oldukça zengindir (tabiat, bitkiler, hayvanlar, insan, eşya, manevi-dini unsurlar vb.).
Bireylerin eğitiminde önemli bir yere sahiptir.
Bilmeceler iyi bir dil öğreticisidir (İçel, 2010, 70). Bilmeceler bilgi sınamak üzere hazırlandıkları için problem çözme yeteneğini geliştirirler (Artun, 2013, 135).
Bilmecelerde cevabı tarif etmek için çeşitli edebi sanatlardan yararlanılır (İçel, 2010, 70).
BİLMECELER KÜLTÜREL DEĞERLERİ TAŞIMAKTADIR
Oysaki bilmeceler kültürel değerleri taşımaktadır. Bu kültürel değerler, Türk insanının binlerce yıllık yaşam birikimini içine almaktadır. Eğitim ortamlarında bilmecelerden faydalanmak öğrencilerin yaşadıkları kültür hakkında da fikir sahibi olmalarını sağlayacaktır. Ancak, günümüzde bilmeceler, eski popülerliğini kaybetmiştir. Yaşam koşullarının farklılaşması, sosyal ortamların niteliğinin değişmesi, bireyselleşme ve benzer sebepler insanların ihtiyaçları ve anlayışlarında olduğu gibi ilgi ve zevklerini de değiştirmiştir. Konuya dair çalışmalar, bilmecelerin eğitim ve öğretim alanında yararlanılabileceği birçok yönü ve boyutunun varlığı sebebiyle eğitim ve öğretim alanına dahil edilmesi gerektiğini sıklıkla ve önemle tekrarlamaktadır (Balta, 2013, 893).
BİLMECELERİN EĞİTİM AÇISINDAN ÖNEMİ
Bilmecelerin eğitim açısından özellikle üzerinde durulması gereken bir diğer yönü ise eğlendirici bir özellik taşımasıdır. Sadece bu özelliği bile çocukların öğrenme faaliyetlerine daha aktif bir şekilde katılım göstermelerine sebep olmaktadır. Bilmeceler çok yönlü ürünlerdir. Günlük hayatımızda karşılaştığımız hemen hemen her şeyi hatta soyut kavramları bile konu edinirler. Nesne, kavram veya durumları sorma yoluyla hem bilgilerimizi sınarlar, hem de o şeyler hakkında bize bilgi verirler (İçel, 2005, 269). Ancak çocuk eğitiminde seçilecek bilmecelerin dikkatle seçilmesi gerekmektedir. Bilmeceler binlerce yıllık bir birikimin ürünü olduğundan içerisinde hayatın her alanından çok farklı konuların işlendiği görülmektedir
Seçilecek bilmeceler çocukların yaş, zekâ ve ruhsal gelişimlerine uygun olmalıdır.
bilmecelerin de dil boyutuna etkisi önemli düzeyde görülmektedir. Okul öncesi dönem ve ilköğretimin erken dönemlerinde, çocuklara anadili sevgisini kazandırmada bilmeceler araç olarak kullanılabilir. İlköğretim döneminde derslerin, sıkıcı bir hal almaması için oyunsu bir atmosfer içinde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Çünkü bu dönemlerde çocuklar oyundan kopmak istemez, oyunu sınıf içine taşımak isterler. Bilmecelerin de oyun kapsamında sınıf ortamına taşınması, çocuklar için etkili ve dikkat çekici bir öğretim aracı olarak kullanılmasını kolaylaştırır. Bu yolla derse ısındırılan çocuklar, öğrenmeye hazır hale geleceklerdir. İlköğretimin ilk dönemlerinde, bilmeceler sözcükleri doğru telaffuz edebilme amacıyla yapılabilecek alıştırmalar olarak kullanılabilir. Bilmecelerin dil bağlamında bir diğer belirgin özelliği, çocukların kelime hazinesini zenginleştirecek güce sahip olmalarıdır. İlginç benzetme ve tasvirleri, alışılmamış bağdaştırmaları, zengin sözcük kullanımı, onu kelime hazinesini zenginleştirme açısından önemli bir kaynak durumuna getirir (Balta, 2013, 893).
Çocuğun dilin mantığını kazanması bakımından da bilmecelerin çok önemli bir yeri bulunmaktadır.
Çünkü bir bilgiyi dilin kendi iç mantığına dayalı olarak saklamak ve onun bulunmasını sağlamak, çocuklara büyük bir dil becerisi kazandırabilmektedir (Yalçın & Aytaş, 2005, 132). Bireyin gerek okul öncesi gerek ilköğretim düzeyinde bilmecelerden faydalanılarak eğitilmesi onun mevcut ve gelecekteki eğitim hayatında dilsel gelişim açısından önemli sonuçlar doğuracaktır. Dilsel gelişim içinde çocuğun kelime hazinesinin gelişmesi de oldukça önemlidir. Çocuk, dünyayı, bildiği kelime sayısı kadar bilir. Bu yüzden çocuğun dünya ile ilgili bilgisi ve aktif anlama kabiliyeti kelime dağarcığı ile ölçülebilir (Yıldız, Okur, Arı & Yılmaz, 2010, 31). Kelime dağarcığının zengin olması öğrencinin tüm sosyal ortamlar içinde kendini doğru ve düzgün bir şekilde ifade etmesinin yanında yeni öğrenme ortamlarında da işini kolaylaştıracaktır.
Türkçe Öğretim Programlarında Bilmece Türkçe dersinde edebi metinler ve türler bir materyal olarak kullanılmaktadır.
Bunun nedeni ise, derslerde metin kullanımının öğretme sürecini kolaylaştırmasının yanında öğrencilerin dilsel gelişimine ve kelime hazinesine de katkıda bulunmasını sağlamasıdır. Dil, hem zihinsel gelişmenin göstergesi hem de anlamanın aracıdır. Bu tanım, dilin çocuğun bilişsel ve sosyal beceriler edinmesinin ve bu becerileri kullanmasının da aracı ve ön koşuludur. Sosyal becerilerin başında gelen iletişim, bunu gerçekleştirecek araç olan dilin de gelişmesine bağlıdır (Özbay & Melanlıoğlu, 2008, 31).
İlköğretim Türkçe Dersi Öğretim Planları ve Kılavuzu 1-5 Sınıflar’da, (MEB, 2009) 1-5 sınıflar için okuma etkinliklerinde bilmeceye yer vermektedir. Aynı zamanda kazanımlar bölümünde de eğlenmek için fıkra, bilmece, tekerleme, masal gibi türlerin okunmasına da işaret eder. Bu durum bilmecenin hem eğitici hem de eğlendirici yönünü ortaya koymaktadır.
İlköğretim Türkçe Dersi 6, 7, 8. Sınıflar Öğretim Programı’nda (MEB, 2006) dinleme/izleme öğrenme alanının amaç ve kazanımlar başlığı altında söz varlığını zenginleştirmenin öğelerinden biri olarak bilmeceleri ezberler ve kullanır, etkinlik örneklerinde ise derlenen bilmecelerin ezberlenip sınıfta arkadaşlarıyla paylaşılması istenir;
aynı programda, okuma öğrenme alanının etkinlik örneklerinde diğer edebi türlerle beraber bilmecenin de içinde bulunduğu bir kaset hazırlanması bunun tanıtımı ve satışa sunulması istenerek öğretme faaliyetleri gerçekleştirilir. Burada üzerinde özellikle durulması gereken nokta söz varlığını zenginleştirmektir. Kelime öğretimi ve kelime hazinesini geliştirme, yalnızca sözlüğe bakıp kelimelerin anlamlarını alıp cümleler yazma değil kelimelerin fikirlerle ilişkilendirildiği karmaşık bir süreçtir (Akyol, 1997 Akt: Özbay & Melanlıoğlu, 2008,)